Aynen yukarıda göreceğiniz resimdeki gibi bir pazaryeri hayal edelim. Yüksek tondan farklı farklı sesler ile öne çıkarılmaya çalışılan ürünler, uzun dönemli yüz yüze kurulmuş insani ilişkiler ve samimiyet… Ne satıcı sadece ürünlerini pazarlıyor ne de müşteri temel ihtiyaçlarını karşılamakta, ortada ciddi ve samimi bir iletişim var. Kurtlu bir elma veya eriğin doğallığı dahi GDO, tarım ilacı vs. kullanılmadığını bas bas bağırıyor.
Peki sonrası …
Şehirleşme, sanayii toplumu, metropollerde ihtiyaçların çeşit, miktar açısından artışı ile bakkalların yerini Süpermarketlerin, Hipermarketlerin aldığı, sonrasında AVM’ ler çağı yani örgütlü tüketim çılgınlığı.
Yaşasın tüketim ve tüketebilmenin sınırları adına, daha çok üretim için tüm kural dışı hamleler … Ucuz ama sağlıksız, dayanıksız, şeklen daha profesyonel ve albenisi olan fakat bir o kadar girdi kaynaklarından ödün verilmiş üretim deneyimleri… Olsun; müşteri yeterli seviyede mutlu olduktan sonra sorun yok öyle değil mi …
Tahmin ediyorum, çoğunuz yazının E-Ticaret ile ne alakası var, değişim derken masal mı anlatıyorsun diyenler olmaya başlamıştır bile, kusura bakmayın çok alakası var. İnsanların öncelikle yaşanacak değişime adım adım alıştırılabilmesi gerekiyordu ki; Pandemi öncesi yaşanan özellikle AVM’ ler merkezinde tüketimin şekillendirilmesi, artan rekabet koşulları ve internet kullanımı sebebi ile E-Ticaret henüz çılgınca artmamış olsa bile en azından sıradan insanın kolaylıkla fiyat analizi yapabiliyor duruma gelmiş olması ve ortaya çıkan rekabet ortamı, kira, personel maaşları gibi tüm girdi maliyetlerinin her geçen gün daha hassas duruma gelmesine neden olmaya başlamıştı …
Büyük ölçekli girişimler geleceği öngördükleri için temelde aynı, kendi içlerinde ufak tefek farklılıklar gösteren E-Ticaret çözümleri ve son kullanıcıya ulaşabilmek adına bu süreci destekleyecek dağıtım çözümleri konusunda hamle yapmakta geç kalmadılar. Tabii bu durumu gören start-up girişimlerde hızlı teslimat çözümleri ile sahada yerlerini aldılar. İşin ilginç tarafı hızlı teslimat start-up girişimlerinin çoğunun arkasında teknoloji ve bilişim merkezli sermayenin olması sanki lojistik sektörünün durumu anlaması ve algılaması konusunda biraz sorun olduğunu veya vizyon darlığını işaret eder gibi…
Mevcut kargo firmaları ise; mevcut altyapılarını bu hızlı değişime olması gerektiği şekli ile uyarlayamadıkları için biraz zaman kaybettiler, tabii ki bu tutumlarını koruyup değişimin gücünü görmezden gelenler için bir süre sonra artık çok geç olabilir ve bazılarının bu durumda seyirci koltuğuna geçmesi ve oyun dışı kalması dahi söz konusu olabilir diye düşünüyorum.
Pandemi koşullarıyla birlikte; her şeyin sanalı o kadar normalleşmeye başladı ki, artık eski normal terimi rahatlıkla kullanılır oldu. Yani eski normal bir nostalji, böyle de yaşanmışlıklar oldu gibi bir anlama geliyor olsa gerek, aynen yazının başında paylaştığım pazaryeri resmi gibi…
Sonrası bence bugünü aratacak koşulları getirecek, Pandemi süreci tamamen ortadan kalksa dahi tüketebilmek adına insanlığın 50 yılı aşkın süredir verdiği ödünler nedeni ile farklı yeni sorunlar ile yeni Pandemi koşulları ile karşılaşılması büyük sürpriz olmayacaktır, ayrıca yeni normalimizde bu dönemin kralının teknoloji ve sanal çözümler olduğu gerçeğini kimse yadsıyamaz, dolayısı ile bugünün fantezileri yarının normalleri olacaktır desem fazla mı olurum? 😊
Öngördüğüm bizleri bekleyen temel değişikleri paylaşayım sizlerle ; dijitalleşme merkeziyetçiliği tetikleyecek, fakat bu durum zannedildiği gibi öyle uzun soluklu olamayacak, takiben bireysel girişimler, KOBİ’ler yeni koşulları kendi menfaatleri yönünde kullanarak zaten daha hızlı ve esnek olabildikleri için direksiyonu ele alacaklar, ortaya merkeziyetçi altyapıları etkin kullanan KOBİ’lerin dünyası çıkacak, tam zamanlı işlerin yerine part-time çalışma modelleri güçlenerek gelişecek, devletlerin gücü azalarak toplumsal örgüt ve organizasyonların etkinliği artacak, tabii eğer bu durumdan rahatsız olan küresel güçler eskiden olduğu gibi savaşları tetikleyemezler ise; yalnız bu sefer global ölçekte yıkımı tetiklemeleri gerekir ki bilginin bu kadar hızlı paylaşılabildiği ortamda sağduyulu insanların ve toplumsal örgütlerin bu duruma müsaade edeceklerini zannetmiyorum, daha doğrusu umuyorum. E-Ticaret kanallarının müşteriyi aynı zamanda potansiyel satıcı olarak göreceği çift yönlü etkileşimler sağlayacağını düşünüyorum. Temel ihtiyaçlar ile ilgili merkezi depolar ile entegre çalışan hareketli araç stokları kullanılarak yine bu araçlar ile entegre olarak kullanılacak drone, triportör gibi küçük araçlar ile direkt bu araçlarda hazırlanan siparişler teslim alınarak son kullanıcıya çok daha hızlı ulaştıracak çözümlerin olacağını düşünüyorum. Tabii ki arka planda yapay zekâ algoritmaları ile hazırlanmış ciddi optimizasyon ve rotalama yazılımları bu sürece ciddi destek sağlayacaktır.
Bunlar olabileceklerin bir kısmı, dediğim gibi hayal gücünün sınırı yok ve değişim için ilk adım hep hayal ile başlar …
E-Ticaret Rüzgarı Öylesine Bir Değişim Mi Yoksa Tornado Mu Bekliyor Bizi …
Yazar: Oğuz Özyurt